Ahkaf/15(Erhan Aktaş meali)
Biz insana, anne ve babasına çok iyi davranmasını öğütledik. Annesi onu güçlükle taşıdı ve onu güçlükle bıraktı. Onun taşınması ve ayrılması otuz aydır. Nihayet olgunluk çağına ulaştığı ve kırk yaşını tamamladığında: "Rabbim! Bana, anne ve babama verdiğin nimetlere karşı, şükretme de ve Senin hoşnut olacağın iyi ve doğru işleri yapmada beni başarılı yap. Ve soyuma da düzgün ve düzeltici olmayı nasip et. Kuşkusuz ben, Sana yöneldim. Ve kuşkusuz ben, Sana teslim olanlardanım." dedi.
Ahkaf 15 ayeti, anne babaya iyi davranmayı anlatma diye bilinir ve herkes bu ayeti 40 yaş ayeti diye bilmektedir. Bu ayetin anlayışında problem olduğu bellidir, biz insana anne babasına iyi davranmayı emrettik diyor ama sanki herkes 40 yaşına varıyor, herkes iyi insan olup şükrediyor, gibi bir de tekil bir hitabla dedi deniyor. Bu ayetin üzerinde ve saçmalığında(mealden kaynaklanan saçmalık) hiç durulmamış, işte Allah burada insanlara anne babaya iyi davranmayı emrediyor ne iyi diye geçiştirilmiştir. Bir diğeri de sanki herkes 40 yaşına kadar yaşıyormuş gibidir. Tabi 19 savunurları bu ayeti, "insan 40 yaşına kadar dinden sorumlu olmaz, ondan evvel ölürse direkt cennete gider, derecesi düşük olur" der. Orada denilen kelime buna uymamaktadır, rüşd değil güçlülük denmektedir ve kelimenin ifade ettiği şey akli olgunluk değildir, yazının devamında ayrıntısına gireceğim.
Bir diğer saçma şeyse sanki her insan Allah'a şükrediyor gibi bahsedilmektedir, halbuki Kuran'a göre çoğu insan şükredici değildir ve burada hiç bir ayrım yapılmamıştır. Yani şükretme ve etmeme, ayeti tüm insanlar olarak alınca haliyle tüm insanlara denilince ve devamında ayrım olmayınca tüm insanlar şükredici, tüm insanlar 40 yaşına varıyor, tüm insanlar anne babasına iyi davranıyor, tüm insanlar soyunun iyi ve salih olması için dua ediyor, tüm insanlar Allah'a dua ediyor şekline gelir ve Kuran bütünlüğüne hiç uymamaktadır. İnsanların çoğunun doğru yolda olmadığı, çoğunun şükretmediği çok yerde geçer.
ASR
- Asra yemin olsun ki,
- İnsan mutlaka ziyandadır.
- Ancak iman edenler, salih amel (iyi işler)işleyenler, birbirlerine hakkı tavsiye eden ve sabrı tavsiye edenler bunun ddışındadır
Yunus/106
Onların çoğu, şirk koşmadan Allah'a inanmazlar.
Yunus/103
Ama ne kadar çok istesen de insanların çoğu inanacak değildir.
Hac/74
Allah'ı gereği gibi takdir edemediler. Kuşkusuz Allah, Mutlak Güç Sahibi'dir, Mutlak Üstün Olan'dır.
Bunun gibi onlarca ayet. Tabiki de mealler, verilen anlamlar kontrol edilip, bu manaları buraya verenleri sorgulamak yerine her zaman bu manaları tevil etmeye gideriz. Aslolan şey, Allah'ın kullandığı kelimelere ve konu bütünlüğüne sadık kalarak mana vermektir. Her zaman 1400 yıldır kimse bilemedi de sen mi bildin kafası ile gittikçe yüzlerce tevil ve yoruma muhtaç hale düşeceğiz, bu da din adamlarını rabbler ilan edinmeye gidecektir. Kuran'a bakarsınız saparsınız diye hava atıp, tefsir lazım, yorum lazım, derler. Hem kendileri olmayan manaları verirler, hem bir yere uyduracağım diye saçma sapan hale getirir, ap açık ayeti, mealinde oraya buraya kelime ekleyerek saçma ve anlaşılmaz hale getirir ve sonra da bu ayetleri tevil lazım, yalnız Kuran'a bakarsan anlamazsın derler. Buna bir türkçe meal bir de kıraat yanlışı üzerinden 2 örnek getirelim.
Haşr/5 Erhan Aktaş meali
Hurma ağaçlarından kestikleriniz veya kesmedikleriniz de ancak Allah'ın izniyledir. Bu, fasıkların perişan olmaları içindir.
مَا قَطَعْتُم مِّن لِّينَةٍ أَوْ تَرَكْتُمُوهَا قَائِمَةً عَلَى أُصُولِهَا فَبِإِذْنِ اللَّهِ وَلِيُخْزِيَ الْفَاسِقِينَ
Bunu hem ateistler tarihselliğe delil olarak, saçmalığa delil olarak kullanır, hem de hadisçiler rivayete bakmak lazım, bak kendi başına anlaşılmaz der. Hadis olmadan anlaşılmaz, hadis anlaşılır yapar dediği ayeti, tam tersi hadise uydurma çabası yüzünden anlaşılmaz, gayet açık olan ayeti hadis yüzünden kapalı yapmışlardır. Kahraman diye sundukları hadisler, gerçekte kötü adam rolündedir. Aslında bunu kendisi de çok iyi bilmektedir, ilk önce hadise delil için bu ayeti kapalı yaparlar, sonra da kapalı hale gelmesinin sebebi olan hadisi bu ayeti anlaşılır kılan şeymiş gibi gösterirler,kendi ideolojileri için Kuran'a yapmadıkları ihanet yoktur. İlk önce, burada hurma ağacı diye çevrilen kelime şudur. لِّينَةٍ/
Linetin yazmaktadır, kökü lam-ye-nun dur. Yumuşamak/yumuşak olmak/kolay olmak/yumuşak davranmak/boyun eğmek anlamlarında fiil yapıdadır. Hoş bulmak, iyi davranmak anlamlarındadır. Hurma ağacı anlamı nerede derseniz; yok. Öyle bir anlamı falan yok, tek bir anlamı bile ne hurma ağacı, ne ağaç ne hurma ne odun ne ot, ne kereste... Yumuşak olmak, yumuşak davranmak demek. Tek bir anlamı ve kullanımı yok buna dair.
- E o zaman neden bu anlamı vermişler?
Hadi ama dostummmm, hadis diye bişey var, olmayan alakasız manaları verebiliriz bununla, tek bir anlamı o olmasa da problem yok, yeter ki ayet hadise muhtaç olsun.
Burada "Yumuşaklıktan kesmeniz" olacak, yani yumuşak, iyi davranmayı bırakmak. Hemen oradan birisi seslenir, "bu mealde yazmasa da orada kökleri üzerinde bırakmanız denir, orası ne olacak?" Evet dostum orada hadise muhtaç etmek için olmayan anlamı verenler, ilerisini kesin doğru çevirmiştir(!) Kökleri diye çevirdikleri kelime أُصُولِهَا
Usuliha şeklindedir ve bizim dilimize de usül olarak geçmiştir. Elif/sad(sarabedeki sad 🤩🤩)/lam kök harflerinden oluşur. Bozulmak/acılaşmak/aslını araştırmak/kökenine inmek/köküne inmek fiilinden türeyen bir kelimedir. Asaletli olmak/ orjinal olmak/ soylu olmak/şerefli olmak/köklü olmak isim anlamı vardır. Kelimenin o hali "Asıl/kök/dip/kaide/metod/ilke ve esas olan kaide ve kurallar bütünü demek. Biz yine de usül şeklinde kullanalım, zaten anlaşılır. Yani burada çoğul kullanım gelerek usulleriyle anlamındadır. Sonra ise قَائِمَةً
Kaimeten kelimesi ve kökü kaf/vav/mim dir. Ayakta tutatan/mükellef şeklinde ve fiil olarak kullanılmıştır, yani usülüyle ayakta tutmak usulünde davranmak anlamında, kullanılmıştır. Yani olması gereken anlam.
Haşr/5
Yumuşaklıktan kesmeniz veya bırakıp, usülleriyle davranmanız hep Allah'ın izniyledir. Bu, fasıkların perişan olması içindir.
Haşr 1 den itibaren de okuyabilirsiniz, hurma ağacı anlamı olsa bile hurma ağacı verilemeyecek yere hurma ağacı anlamı veriyorlar. Hem hadisler yüzünden anlaşılmaz, tarihsel ve alakasız, Kuran'ın başka yerinde anlatılmayan şekle sokup sonra güya anlaşılmaz ve eksik bırakan ayeti hadis ile açıyorlar, sahte kahramanlık
Bir diğer ayet ise, rad 27 ayetidir. Yine o ayeti.
Diyanet İşleri Kur'an-ı Kerim Türkçe Meali
İnkar edenler diyorlar ki: "Ona (Muhammed'e) Rabbinden bir mucize indirilseydi ya!" De ki: "Şüphesiz Allah dilediğini saptırır, kendisine yöneleni de doğru yola eriştirir."
الَّذِينَ كَفَرُواْ لَوْلاَ أُنزِلَ عَلَيْهِ آيَةٌ مِّن رَّبِّهِ قُلْ إِنَّ اللّهَ يُضِلُّ مَن يَشَاء وَيَهْدِي إِلَيْهِ مَنْ أَنَابَ
Bu ayette dilediğini saptırır denmesinin sebebi,
يُضِلُّ
Yudilli şeklinde gelmesi ve kökünün dad-lam-lam şeklinde olmasıdır. Telef olmak/yok olmak/sapmak/doğru yoldan ayrılmak demektir. Kaybetme, yolunu şaşırmak anlamlarına da gelmektedir. Bize de dalalet diye geçmiştir zaten. Bu kıraat ile Allah dilediğini saptırır diye meal veriliyor. Allah dileyeni şeklinde de olabilir, yalnız yine de Allah saptırıyor, daha sonra belki o sapmayı dileyen daha sonra doğru yolu isteyebilir, bugün kötü olan yarın iyi olabilir. Allah saptırırsa bir kişiyi o kişi artık dönemez demektir, Allah her yaptığını en iyi şekilde yapar. Yani aslında yine bir sorun, ama biz görmezden geliyoruz. Burada dad olan yer aslında. Sad şeklinde olmalı(yine sarabedeki sad🤩🤩🤩) ve kökü sad/lam/vav şeklinde fiil olup vav harfi düşer o yerde. Yusalli olur. Her ne kadar bu kelimeyi namaz olarak, dua olarak kullansak da asıl anlamı arkasında olmak(destek verme anlamı buradan gelir) ikinci olmak anlamında ve sürekli bir takibi ifade eder, buradan yola çıkarak takip etmek, arkasında olmaktan, rehber edinmek anlamında kullanılmış olur. Yani burada saptırmak değil rehber edinmek ve dileyen fail kişi bu cümlede Allah değil insanın kendisi. Yani burada rehber edinme kastedilir, doğru kıraat ile anlam şu şekildedir.
Rad/27
Kafir olanlar dediler ki:Rabbinden bir ayet indirilseydi ya. De ki:" kesinlikle Allah, rehber edinmeyi seçen ve kendisine yönelmeyi seçen kimseyi doğruya iletir.
Anlam bu şekilde olur. Doğru kıraatin bu olduğuna delileri ortaya koymama gerek yok herhalde, seçimleri kendimizin yaptığını ve kendine zulmedenin insan olduğu çok ayette geçer.
Bu şekilde olunca ne tevile gerek var ne de lafı dolandırmaya. Tabi adamların kafasında kafasına estiği gibi saptıran Allah, kalpler rahmanın iki parmağının arasındadır, dilediği gibi çevirir hadisi gibi çarpık anlayışlar var ve o kafa ile kıraat yapmışlar. Biz de onları sorgulamak yerine o insanların rezilliklerini tevil etmeye, Kuran'da hiç olmayan yapay bir sorunu çözmeye çalışıyoruz.
Sanırım bu iki örnek yeterlidir. Ahkaf 15'i arapçasıyla beraber verip o ayeti Kuran'ın kelimelerine sadık kalarak anlamaya çalışalım.
Ahkaf/15(Erhan Aktaş)
Biz insana, anne ve babasına çok iyi davranmasını öğütledik. Annesi onu güçlükle taşıdı ve onu güçlükle bıraktı. Onun taşınması ve ayrılması otuz aydır. Nihayet olgunluk çağına ulaştığı ve kırk yaşını tamamladığında: "Rabbim! Bana, anne ve babama verdiğin nimetlere karşı, şükretmede ve Sen'in hoşnut olacağın iyi ve doğru işleri yapmada beni başarılı yap. Ve soyuma da düzgün ve düzeltici olmayı nasip et. Kuşkusuz ben, Sana yöneldim. Ve kuşkusuz ben, Sana teslim olanlardanım." dedi.
وَوَصَّيْنَا الْإِنسَانَ بِوَالِدَيْهِ إِحْسَانًا حَمَلَتْهُ أُمُّهُ كُرْهًا وَوَضَعَتْهُ كُرْهًا وَحَمْلُهُ وَفِصَالُهُ ثَلَاثُونَ شَهْرًا حَتَّى إِذَا بَلَغَ أَشُدَّهُ وَبَلَغَ أَرْبَعِينَ سَنَةً قَالَ رَبِّ أَوْزِعْنِي أَنْ أَشْكُرَ نِعْمَتَكَ الَّتِي أَنْعَمْتَ عَلَيَّ وَعَلَى وَالِدَيَّ وَأَنْ أَعْمَلَ صَالِحًا تَرْضَاهُ وَأَصْلِحْ لِي فِي ذُرِّيَّتِي إِنِّي تُبْتُ إِلَيْكَ وَإِنِّي مِنَ الْمُسْلِمِينَ
İlk başta burayı anlamanın anahtarı olan ve yanlış çevrilen, bir kesim tarafından 40 yaşında sorumlu oluruz diye anlatılan kelimeye bakalım.
أَشُدَّهُ
Eşuddehu kelimesi. Kökü ise şın/dal/dal şeklindedir. Kuvvetli olmak/güçlü olmak demektir. Rüşde erme olarak kullanılsa da Kuran'da zaten rüşden kelimesi ile akli olgunluk ifade ediyor. Asıl anlamıyla güçlü olmak, kuvvetli olmaktır, aslında aslında hareke şekli eşuddehu değil eşedduhu şeklinde daha güçlü şeklinde olmalıdır, ama biz şimdilik güçlü çağına erişince diyelim. Bu kelime yaş ile akli olgunluk ile elde edilecek bir şey değildir. Bu kelime bir güç elde etmek, bir dirayet ile alakalıdır ve herkesin belli yaşına gelince sahip olduğu bişey değildir, kaldı ki 40 yaşı da olgunluk yaşı değildir, insan en geç 30 dan sonraları bazen daha erken 25 yaşlarında olgunlaşır. Yani burada olgunluk yaşından değil, güç sahibi olduğu zamandan bahsetmektedir. Buradaki güç herkesin sahip olacağı, belli yaşa gelince olacak bir şey olmadığı için El insan kelimesi tüm insanları içine alan bir ifade değildir, el takısı ise belirlilik takısıdır, yani "o insan" denmiştir. Burada tüm insanlık değil belli bir insan söz konusudur. Burada bir insana bir emir veriliyor ve bir insanın duası bir insanın güçlü yaşına ve 40 yaşına gelmesi anlatılıyor, yani burada daha önce bahsi geçmiş bir insandan bahsediliyor. Tabiki de hemen beraberinde bu insan kim, eğer tüm insanlığa denmiyorsa burada bahsi geçen kişi kim? Hadislere başvurma yoluna mı, tarihi kişiliklere bakıp çıkarım yapma yoluna mı yoksa israiliyat kaynaklarına mı başvuracağız? Hayır. Kuran'ın kelimelerine bakarak asıl olması gereken mana ile bu insanın kim olduğunu, kimden bahsettiğini bulacağız. İlk vav atfı yani bağlacın hemen ardından ilk gelen kelime وَصَّيْنَا
Vesseyna kelimesidir. Kökü vav/sad(sarabedeki sad🤩🤩)/ye şeklindedir. Emir verdik veya vasiyet ettik şeklinde çevrilir. 'Bağlamak/bitiştirmek/ulaştırmak fiilinden türemiştir. Vasiyet etmek/ölümden sonra bir şey bırakmak/ ölümden sonra tayin etmek / hakimiyet vermek gibi anlamları vardır.
Güçlü çağa erişme akli olgunluk ile alakalı olmadığı ve bir güç elde etmekle alakalı olduğu için burada anlam tayin etmek/hakimiyet vermek anlamındadır. Bu sayede o insan daha güçlü bir zamanına erişebiliyor, çünkü ona bir güç veriliyor. Var olan meallere takılmadan kelime kelime gidersek ilerledikçe daha iyi anlaşılacaktır konu. İnsan kelimesine zaten değinmiştim. Sonra gelen kelime ise
بِوَالِدَيْهِ
Bivalideyhi kelimesi. Kökü vav/lam/dal şeklindedir. Doğurmak/doğum yapmak fiilinden gelmektedir. Valide kelimesi anne baba diye çevrilip bizim dilimize anne şeklinde geçse de asıl anlamı babadır. Validani şeklinde anne baba anlamınna gelir. Burada anlam anne baba değil babasının anlamındadır, o babası. Burada da belirli bir insan karşımıza çıkmaktadır, bir insan ve onun babası, bilinmez sayısı arttı, ama devam ettikçe cevabı bulunacaktır. Kısaca burada anlam babası şeklindedir. Diğer kelime
إِحْسَانًا
İhsani şeklindedir. Kökü Ha/sın/nun şeklindedir.
Güzel olmak/hoş olmak/uygun olmak/istenen biçimde olmak/yakışmak anlamlarındadır. İhsanda bulunmak anlamında kullanımı vardır. İyi konuma getirmek anlamı vardır, yani iyi bir konum şeklinde isim anlamı vardır. Yani burada denen şey iyi davranmak, güzel davranmak değil en iyi konum anlamındadır, buradan da bu insanın babasının konumunu devraldığını anlıyoruz. Ahkaf 15'in başına verilecek meal şu şekildedir.
Ahkaf/15
Biz o insana, babasının en iyi konumunu bıraktık...
Anlam budur. Yani burada o bilinen insanın babasından bir miras olarak bir konumun bahşedilmesidir. Sonraki kelimemiz ise
حَمَلَتْهُ
Hamelethu şeklindedir kökü ha/mim/lam şeklindedir. Taşımak/kaldırmak/yüklenmek/götürmek/gebe kalmak anlamlarına gelir. Dilimize de gebe kalma olarak anlam daralması ile gelmiştir. Burada yüklenmek yani bir sorumluluk alma anlamındadır,cümlenin öncesinden anlaşılacağı gibi. Sonraki kelime
أُمُّهُ
Ummehu şeklindedir, kökü elif/mim/mim şeklindedir. burada hamilelikten bahsedildiği ve öncesine anne baba şeklinde anlam verildiği için burada hareke de ona göre yapılıp anne anlamı verilmiştir ve cümle annesi onu zorlukla taşıdı anlamı verilmiştir. Kelime "öne geçmek/önder olmak/yönelmek/arzulamak/istemek/kastetmek fiilinden türemektedir. Ön olmak/önde olmak/asıl olmak/ rehber olmak anlamlarına gelir, emmu şeklinde öne dikilen, arkasında gidilen şeklindedir. Yani burada anlam önderliği, liderliği şeklindedir, yani annesi onu taşıdı değil, liderliği yüklendi şeklindedir. Sonraki kelime
كُرْهًا
Kurhen şeklindedir. Kökü çirkin olmak/tiksinti vermek şeklinde türeyip kurhen şeklinde zorluk çekmek şeklindedir. Yani anlam önderlik görevini güçlükle taşıdı şeklindedir. Sonra ve yani bağlaç geliyor, bildiğimiz " ve" yani. Sonraki kelimemiz ise
وَضَعَتْهُ
Vedeathu şeklinde ve kökü vav/dad/ayın şeklindedir. Koymak/uydurmak/indirmek/ alçaltmak/eksiltmek/bırakmak fiillerinden türemiştir. Bu kelime vedaahu şeklinde sansür koyma/kontrol altına alma/emrine verme anlamlarına gelmektedir. Babasından konumunu miras aldığını ve önderlik görevini yüklendiğini zaten anladık, burada anlam kontrol altına almak şeklinde olmak zorundadır zaten. Böylelikle ikinci cümle de tamamlanmış oldu.
Ahkaf/15
Biz o insana babasının en iyi konumunu bıraktık. Önderlik görevini güçlükle yüklendi ve kontrolüne aldı...
İlk iki cümle bu şekilde geliyor. Şimdi devam edelim. Sonraki cümlenin ilk kelimesi yine
كُرْهًا
Kurhen yani güçlük anlamı burayı zaten açtığımız için geçiyorum
وَحَمْلُهُ
Ve bağlacı ile hamluhu kelimesi, aynı kelime ve aynı anlam, yani yüklenmek, güçlükle yüklenmesi deniyor. Ve bağlacından sonra diğer kelimemiz
فِصَالُهُ
Fisaluhu kelimesi. Kökü fe/sad(sarabedeki sad🤩🤩)/lam şeklindedir. Ayrılmak/çıkmak/ayırmak/ uzaklaşmak/ karar vermek/açıklamak/kovmak/ kesmek fiillerinden türemiştir. Kafada annenin hamile kalması ve doğurması olduğu için buraya kesmek fiilinden hareketle sütten kesme demişlerdir. Ayrılık/ayrılma/sütten kesme anlamları verilmiş, tabi sütten kesme asıl değil iştiare yolu ile. Burada ayrılma anlamı vardır. Burada zorlukla yüklenmenin ayrılması yani kalkmasından bahsediyor, yani burada zorlukla yüklenmesi ve kalkması yani zorluğun kalkması denmektedir. Burada da verilecek en doğru anlam zorlukla yüklenmesinin kalkması şeklinde olacaktır. Sonra
ثَلَاثُونَ
Selasune kelimesi, bildiğimiz 30, başka da bir anlamı yok zaten.
شَهْرًا
Şehran kekelimesi. Kökü şın/hu/ra silah çekmek/ silahını sıyırmak/yaymak/ilan etmek/göstermek/ortaya çıkarmak/aylık vermek gibi fiillerden türemiş ve bu formunun tek anlamı ay şeklindedir. Yani burada 30 aydır. Yani burada anlam, zorlukla taşımasının kalkması 30 aydır şeklinde. Aslında başta amacım bu değildi, aklıma da gelmedi ama, bebeğin doğum ve sütten kesilmesi konusunda çelişki var iddiasına da cevap olmuş oldu. Burada bebeğin taşınıp sütten kesilmesi değil zorlukla yüklenmenin kalkması, yani güçlük çekmesinin bitmesinin 30 ay olduğunu anlatması söz konusudur.
Ahkaf/15
O insana, babasının en iyi konumunu bıraktık. Önderlik görevini güçlükle yüklendi ve kontrolü sağladı. Zorlukla yüklenmesinin sonlanması 30 aydır...
حَتَّى
Hatta gelmiş ve nihayet şeklinde kullanılmıştır. Sonra "iza" gelmiş nihayet zaman/an anlamı dışında başka anlama gelemez zaten cümle içinde. Sonraki kelime
بَلَغَ
Belağa kelimesi kökü be/lam/ğayın şeklinde ve en temel anlamıyla gelmiştir. Erişmek/ulaşmak/varmak/yetişmek anlamındadır. En temel anlamıyla kullanıldığı için erişmek demektir ve nihayet eriştiği zaman diye devam etmektedir. Sonra ise daha güçlü zamanı şeklindedir, çünkü zaten gücü vardı burda başa elif gelmesi ile zaten daha güçlü anlamını ifade eder. Burayı açtığım için geçiyorum direkt, daha güçlü çağına eriştiği zaman
Tekrar ve belağa kelimesi yani yine erişmek anlamında
أَرْبَعِينَ
Erbeiyne 40/40lı yıllar anlamı direkt
سَنَةً
Seneten yıl/sene/yaş anlamında direkt
Yani güçlülük zamanına ve 40 yaşına ulaştığı zaman deniyor. Sonra kale denerek dedi şeklinde başlıyor. Meallerde yanlış olduğunu tespit ettiğim yer bu kısım devamında bir yer hariç bir yanlış yer görmediğim için oraların üzerinden geçmeyeceğim. Yalnızca bir kelime var onu da zaten açmıştık
وَالِدَيَّ
Valideyye kelimesi valide anne baba olarak çevrilmiştir, burada baba olması gerekir. Yani burada da babama denmektedir, anne baba diye çevrilen yer. Şimdi ise ahkaf 15 tüm meali verelim.
Ahkaf/15
Biz o insana babasının en iyi konumunu bıraktık. Önderlik görevini güçlükle yüklendi ve kontrolü sağladı.zorlukla yüklenmesinin sonlanması 30 aydır. Nihayet daha güçlü çağına erişince ve 40 yaşına erişince dedi ki:
Rabbim! Bana ve babama verdiğin nimetlere karşı, şükretmede ve Sen'in hoşnut olacağın iyi ve doğru işleri yapmada beni başarılı yap. Ve soyuma da düzgün ve düzeltici olmayı nasip et. Kuşkusuz ben, Sana yöneldim. Ve kuşkusuz ben, Sana teslim olanlardanım."
Ahkaf/15 in tam manası budur. Olayın tüm insanlarla rüşd çağına erişmekle anne babaya iyiliği emretmek, annenin çocuğu taşıyıp emzirmesi ve sütten kesilmesi ve 40 yaşına gelince her insanın dua etmesi vs gibi bir anlatım yoktur. Konu analizi yapacak olursak. Burada babasının konumunu devralıp önderlik görevine yerleşen, bu görevi zorlukla yüklenen ve bu önderlikte kontrolü ele alan 30 ayda zorlukları biten ve daha güçlü olup 40 yaşına geldiğinde nimete şükreden, soyunun da kendisi gibi salih olması için dua eden güçlü birisi var ve kendisi çok çok önemli birisi. Zorluğun bitip bir duasının kabul olmasına şükrediyor. Peki bu insan ve onun babası, önderliği ve kontrolünü güçlükle ele aldığı şeyler neler?
Enbiya/30
Davud'a Süleyman'ı armağan ettik. Ne güzel bir kuldu. O, her zaman Allah'a yönelendi.
Neml/17
Süleyman'ın cinlerden insanlardan ve uçuşanlardan oluşan ordusu toplanmış ve sevk ediliyorlardı.
Burada normalde kuş anlamı verilen kelime tayri kelimesidir ve uçmak/uçuşmak fiilinden türemiştir, kuşlar uçan varlıklar olduğu için kuş anlamı verilmiştir ama burada akıllı varlıklar söz konusu ve uçuşanlar anlamı ile uçabilen cinlerden bahsedilmektedir.
Neml/18-19
Nihayet Neml Vadisi'ne geldikleri zaman, dişi bir neml: "Ey nemller! Meskenlerinize girin, Süleyman ve orduları istemeyerek sizi kırıp geçirmesin." dedi. Bunun üzerine Süleyman onun sözüne gülümseyerek tebessüm etti. Ve "Ey Rabb'im! Bana, ve babama bağışladığın nimetlerin karşılığında, şükretmede ve hoşnut olacağın işler yapmada beni başarılı kıl. Ve rahmetinle beni salih kullarının arasına kat." dedi.
Evet bu sözü edilen insan Süleyman nebi, babası Davud nebi, Davud nebinin krallığı devrettiği. Zorlukla yüklendiği ve kontrolüne aldığı şey insan,cin ve uçuşan cinlerden oluşan ordular ve düzeni. Neml 19 da Süleyman nebi bu konuda ve babasından devraldığı mirasa ve bu görevi layığıyla yerine getirip salih bir kul olmak için dua ediyor. 30 ayda bu zorluğu kaldırılıyor, babasından devraldığı konuma ve göreve layık olduğunu kanıtlıyor ve duası kabul oluyor. Ahkaf 15 de anlatılan şey budur. Yani ahkaf 15 Süleyman nebinin neml 19 da ettiği duanın kabul olduğunu, görevini layığıyla yerine getirdiğini, bunun için şükredip onun soyunun(nebi soyu) kendisi gibi salih kul, önder olması duasını yapıyor. Ahkaf 15 konusu tamamen budur.
Kuran'ın her ayeti birbiriyle bağlantılı ve eksiksizdir. Kuran kopuk parçalardan değil bir bütünden oluşur ve anlaşılmaz bir tarafı yoktur, anlaşılmaz yapmak ve hadise uydurmak, mücmel mesele çıkarmak için uğraşanlar vardır. Ayetin meallerini sorgulayıp saçmalıklarını bulmaktan korkmayın, saçma olan o insanların kendi anlayışlarına göre yaptıkları mealler ve hadise muhtaç etmek için Kuran'da kopukluk ve kapalılık oluşturmaya çalışmaları sonucunda oluşan şeylerdir.
Yorumlar
Yorum Gönder